6 Mayıs 2016 Cuma

Pornonun Zararları Nelerdir? #2

Geçen yazımızın son kısmında dopamin döngüsünü açıklamıştık. Bu yazımızda ise bu döngüye ilişkin bazı makaleler ve kanıtlar sunacağız. Geçen yazdığım yazının bir özeti olarak şunları tekrardan yazmak isterim.
Eğer beyninizde yeteri kadar dopamin reseptörü varsa (beyninizi porno, mastürbasyon, uyuşturucu, alkol, sigara gibi uyarıcılarla dopamin bağımlısı yapmadıysanız) hayatta yaşadığınız çok küçük şeylerden bile zevk alma şansınız olur. Dışarıda gördüğünüz güzel bir çiçek veya yolda gördüğünüz değişik bir taş bile hoşunuza gider ve size keyif verir. Eğer dopamin dengeniz mahvolmuşsa bu söylediklerim komik geliyor olabilir fakat gerçek bu.

Dopaminin Sosyal Hayata Etkisi 

Makalenin orjinalini okumak isteyenler için öncelikle linkini vereyim: https://www.sciencedaily.com/releases/2010/02/100203084254.htm

Yapılan araştırmalara göre beynin Striatum bölümündeki D2 ve D3 (Dopamin Reseptörleri) sosyal bir hayata sahip olmanız ve kurduğunuz sosyal ilişkilerde girişken olmanızla doğrudan ilişkili. Bu Striatum denilen bölüm ayrıca size yaptığınız aktivitelerde ödül - motivasyon dengesini kurar. Bir iş başardığınızda bir halısaha maçında kazandığınızda veya oynadığınız bir oyunda o raundu kazandığınızda bir sonraki sefer için daha fazla motive olmanızı sağlayan şey budur. Bir şeyler başarırsınız ve tatmin olursunuz keyif alırsınız. Bu bölüm bununla doğrudan ilişkilidir. Bu denge de beyninizdeki dopamin reseptörüyle doğru orantılıdır.

Bu araştırmada reseptör açısından sağlıklı bireylerin PET denilen bir cihazla beynindeki dopamin reseptörü yoğunluğu incelenmiş ve şu kanıya varılmış.

This data suggests that people who achieve greater social status are more likely to be able to experience life as rewarding and stimulating because they have more targets for dopamine to act upon within the striatum."
Yani diyor ki Striatumunda dopamini tetikleyecek amaçları, hedefleri olan, bir iş başarma amacında olan  insanlar için hayat, çok daha çekici ve ödüllendirici bir görünüm sergiliyor. Ayrıca bu insanlar sosyal olarak da diğerlerine göre çok daha iyi durumda oluyor. Özetle düşük yoğunluktaki  dopamin reseptörü düşük kalitede sosyal hayat, yüksek yoğunluklu dopamin reseptörü yüksek kalite sosyal hayat. Ayrıca reseptör yoğunluğu fazla olan kişilere ailelerinde, arkadaşlarından ve çevrelerinden daha fazla sosyal anlamda destek görüyor.

"The current data suggest that vulnerable individuals with low D2/D3 receptors may be vulnerable to lower social status and social supports, and these social factors have previously been suggested as contributors to the risk for alcohol and substance use."
Burada ise az sayıda reseptörü olan kişilerin alkol bağımlılığı ve madde bağımlılığına (sanırım bunlara porno ve mastürbasyon bağımlılığını da ekleyebiliriz.) çok daha yatkın olduğunu söylüyor.

Dopamine Karşı Duyarsızlaşma

İnsanlarda ve farelerde yapılan deneylerde uyuşturucu ve yemek bağımlılığı olan kişilerin dopamin reseptörlerinin düşüş eğilimi gösterdiği ortaya çıkmıştır. Bu düşüşün sebebi dopamin seviyesindeki hızlı artış ve bağımlılığa dönüşen bu davranışların her tekrarlanışında beynin dopamin salgılanmasına alışmasıdır. Bunun sonucunda reseptör sayısı azalır, kalan reseptörler ise dopamin algılama konusunda daha az duyarlı olur. Buna da duyarsızlaşma denir.

Buradan anlamaktayız ki sadece dopamin reseptörü sayısı değil dopamin reseptörlerinin kalitesi de önemlidir. Yazının orjinaline aşağıda ulaşabilirsiniz.

Human studies as well as rat studies show that the dopamine receptors are downregulated in subjects addicted to drugs and food.[2][3] This downregulation occurs as a result of sharp increases in dopamine levels when dopamine repeatedly floods the brain during addictive behavior. Here, over-stimulation decreases the number of receptors, and the remaining receptors become less sensitive to dopamine. This process is called desensitization. 

[2] Johnson, Paul M., and Paul J. Kenny. "Corrigendum: Dopamine D2 Receptors in Addiction-like Reward Dysfunction and Compulsive Eating in Obese Rats." Nature Neuroscience 13.8 (2010): 1033. Print. 
[3] Fehr, C., I. Yakushev, N. Hohmann, H.-G. Buchholz, C. Landvogt, H. Deckers, A. Eberhardt, M. Klager, M. N. Smolka, A. Scheurich, T. Dielentheis, L. G. 

Mastürbasyon Sonucu Dopamin Reseptörlerinin Duyarsızlaşması

Bildiğimiz gibi mastürbason genital bölgenin cinsel olarak uyarılması sonucunda orgazma ulaşmak amacıyla yapılan bir hareket. Bu mastrübasyon sırasında beynimizin dopamin salgılama şeklinin, sex, uyuşturucu ve yemek yerkenkiyle (yemek bağımlılığı olan kişiler için) aynı olduğu tespit edildi. Bu durumda sık sık mastrübasyon yapan kişilerin beyninde de dopamin reseptörü sayısının azalması kaçınılmaz.

Masturbation is the sexual stimulation of the genitals, usually to the point of orgasm. During masturbation, dopamine floods the brain in a manner similar to sex, drugs, or food. Therefore, it is within the realm of possibility that repeated masturbation at high frequency can also result in a decrease in the amount of dopamine receptors (particularly D2) in the brain. In other words, frequent masturbation *could*, in theory, make your brain less sensitive to dopamine. 

Yabancı bilim adamlarının dopamin reseptörü ve hayat kalitesi üzerine çok ciddi araştırmaları var. Son birkaç yıldır da dopamin ve mastürbasyon arasındaki ilişki incelenmeye başlanmış durumda. Ülkemizde bu tür çalışmaların olmaması çok acı. Elimden geldiğince yazılarımda bu tarz kaynakları ingilizcesi olmayan arkadaşlarımız için çevirip burada yayınlamaya çalışacağım. Makale incelemelerimiz ileriki yazılarda da devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder